Psikolojik çerçevede ‘’Kimim ben/sen kimsin’’ sorusu?

Bu soru hayatın birçok döneminde kişinin kendine sorduğu ve kişiye sorulan, bazen cevabı üzerine uzunca düşünülen zaman zaman cevapların değiştiği belki cevaplar bulamadığı bir sorudur. İnsanın kendini tanımlayabilmesi zor ve temelde hep biraz eksik kalacak bir olgudur.

Çünkü hayat döngüsünde deneyimlenen yaşantılar bazen farklı alanlara evrilebilir dolayısıyla kim olduğunuz yaşadığınız zamanın ruhuna göre değişip dönüşebilir. Henüz yaşamadığınız tüm ihtimaller, seçimler, fikirler dahilinde kendinizi salt bir kalıba sokmak, henüz tanımadığınız bir sürü ‘size ait olan’ı saf dışı bırakmaktır.

Ünlü düşünür Sartre’ın bakış açısına göre insan önce var olur, kendisi ile karşılaşır dünyada kendini var eder ve kendine yer açar ancak bunlardan sonra kendi özünü tanımlayabilir. Kişi kendiyle temas kurabildikçe, kendine daha yakından bakabildikçe. Kim olduğuna dair cevaplar biriktirebilir. Bunun bir sonu olması gerekmez, yaşantısı kişiye yeni kimlikler verebilir. Aynı zamanda insan ilişkisel ve sosyal bir varlıktır dolayısıyla ötekiyle olan temas da kendiliğe giden yolda bir rehberdir.

Sosyal ortamlarda nasıl var olabildiğiniz, diğerleriyle nasıl ilişkiler geliştirdiğiniz de kendinize ait olan verilerdir. Birey, kim olduğuna dair çatışmalar içindeyse, kendini ve dönüşümünü anlamlandırmak konusunda sonuçlar elde edemiyorsa bu çatışmayı terapi odasına götürebilir. Bir terapist eşliğinde yol alabilir. Kendinize yakından bakabildikçe kim olduğunuza dair daha içerden ve daha otantik bir yerden cevaplar verebilirsiniz ve bu psikolojik olarak da iyi olma halinizi olumlu etkiler. Ancak unutmamak gerekir ki olduğunuz kişiden ve nasıl tanımlandığınızdan çok daha fazlasısınız.

Ne demiş Yunus Emre: ‘Bir ben vardır benden içeri’.

AYŞE DİLHAN BEKTAŞ 19.11.2021